Mardin’i keşfe başladığınızda daracık merdivenler sizi gizemli incecik sokaklara taşır. Paralel uzayıp giden sokaklar, birbirine abbara adı verilen alt geçitlerle bağlanır.
Çoğunlukla evlerin altından geçen abbaralar, kentin tarihi ve kültürel dokusunun en çarpıcı öğelerindendir. Geçit anlamına gelen, 200 metreye yaklaşan uzunluktaki abbaralar tek giriş ve kaçış kapıları ile Mardin’i Mezopotamya Ovası ile buluşturur.
Mardinlilerin çoğunun bir abbara anısı bulunur. Abbaralar ya sevdalılar arasındaki mektuplaşmalara sahne olmuştur ya bıçkın delikanlıların hesaplaşmalarına… Öyle ki Mardin’de “erkeksen abbaraya gel” sözü bir deyim gibi yerleşmiştir kulaklara.
İnişli çıkışlı dar yollarına araç giremediği için çöplerin eşekle toplandığı Mardin’de yürüyerek gezmek mümkündür. Bölgenin özgün taşlarından işlenerek yapılmış Mardin evlerinin güzelliği ve sokakların gizemi göz kamaştırır. Şehri ayrıcalıklı kılan taş işçiliği ve onunla ortaya konan konut mimarisi gerçekten büyüleyicidir.
Mardin’de sokaklar sizi kiliselere, camilere ve çarşılara götürür…