"Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?" sorusu, hangi yaklaşımın daha etkili olduğu konusunda birçok kişiyi düşündürür ve kararsız bırakır.
Bu konuda yapılan programlar, anketler ve hatta tartışmalar bile vardır. Her iki seçenek de farklı avantajlara ve tercihlere kapı açsa da, aslında birbirini tamamlayan unsurlardır bence. Ama en değerli yaklaşımı yazımın sonuna sakladım.
Seyahat etmek, gezmek, bir kitap sayfasında bulunamayacak kadar gerçek, dokunulabilir, hissedilebilir, tadılabilir deneyimler sunar. Farklı kültürleri görmek, farklı memleketlerde dolaşmak, yeni insanlarla tanışmak, şaşırmak, hayran kalmak, bazen de sahip olduklarına şükretmek, yöreye özgü bir gülümsemenin içindeki sıcaklığı hissetmek...
Tüm bunlar, insanın dünya üzerindeki yerini ve hayat dediğimiz yolculuğun aslında ne kadar kısa ama bir o kadar anlamlı olduğunu fark etmemize yardımcı olabilir. Aslında en uzun yolculuğumuzun hayat yolu olduğunu kabul edersek, yapacağımız ufak yolculuklarda karşılaşacağımız zorluk, güzellik, yabancılık, öğrenme ve keşfetme deneyimlerinin uzun yolculuğumuza katkısı da aynı oranda olacaktır.
Öte yandan, kitap okumak da bir o kadar değerli bir seçenektir. Kitaplar, derinlemesine bilgi edinmeyi sağlarken bir konu hakkında detaylı analiz yapma imkânı vermenin yanında tarih boyunca yaşanmış olaylardan, geleceğe dair vizyonlara kadar birçok konuda düşünmeye ve inanmaya kapı açar. Kitaplar, hayal gücünü beslerken, çok yönlü düşünmeyi geliştirir ve insanın empati kurma yeteneğini artırabilir.
Sonuç olarak, "Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?" sorusu, bireyin içine doğduğu toplum alışkanlıklarına, öğrenme tercihlerine, zaman ve sosyoekonomik durumuna, hayat bakışına, sahip olduğu inanç değerlerine ve hedeflerine bağlı olarak değişebilir. Bazıları için fiziksel olarak dolaşmak, keşfetmek önemli olabilirken, diğerleri içinse zihinsel bir yolculuk çok daha kıymetli ve anlamlı olabilir. Gezme eylemi kişisel zaman ve maddi imkânlarla doğru orantılı bir grafik çizdiğinden, okuma eylemi de bu yarışta bazen ön sırada yer alabilir.
Her ikisinin de birincilik bayrağına sahip olduğu toplumlar ve zamanlar olmuştur ve olacaktır.
Bu tarz ikilemlerin ve kararsızlıkların asla kaybeden tarafı olmaz...
Siz hangisine "daha iyi bilir?" dersiniz bilemiyorum ama meraklı bir zihin, bilme, öğrenme, tanıma eyleminin peşinde olma ve buna değer verme kültürüne sahip kişiler en iyi bilir!