Çay, ülkemizin kültüründe derin kök salmıştır. Ziraat Mühendisi Zihni Derin, Batum'a düzenlenen bir geziye katılarak burada Ruslar tarafından kurulmuş çay bahçelerini, çay fabrikasını incelemiştir. Bu incelemelerden elde ettiği bilgilerle Rize'ye dönerken, beraberinde çay tohumu, fidanları, narenciye ve bazı meyve çeşitleri getirmiştir. Çayın Türkiye'ye geliş yöntemiyle ilgili farklı şehir efsaneleri olsa da, Zihni Derin'in bu çalışması çayın ülkemizdeki hikayesini başlatmış ve günlük yaşantımızda derin etkiler bırakmıştır.
Üşüdüğümüzde, yorulduğumuzda, dinlendiğimizde, kahvaltıda, yemek sonrasında, buluşmalarda, bekleyişlerde, toplantılarda, hatta yalnızlıkta bile sıkça başvurduğumuz bir içecektir. Her duygunun, her anın ve her anımızın bir parçası olmuştur.
Kırmızı ve beyazın buluştuğu ince belli bardaklarda taşırız duygularımızı. Çay, sadece damak zevkimizde değil, yaşam tarzımızda ve geleneklerimizde de yer edinmiştir. Bizim dilimizde çok şey ifade eder. "Bize iki çay" deriz, her şeyin yoluna gireceğini biliriz. "Bir çay daha içer miyiz?" deriz, ayrılmak istemeyiz. "Çay koyup geliyorum" deriz, konuşacak çok şeyimiz vardır. "Bunun üstüne bir çay içer miyiz?" deriz, yorgunluk atmak değil, keyifli bir sohbettir isteğimiz. En keyifli anlarımızın, kutlamalarımızın vazgeçilmezi "Çaylar şirketten" deriz.
Çay, günlük yaşantımızın ayrılmaz bir parçasıdır ve en saf, en kaliteli olanını tercih etme arzusu içindeyiz. Bu tutkuyla, Çamlıhemşin yöresine ait organik ve saf çayın değeri ayrı bir öneme sahiptir.
Sunum farkıyla yapılan çay sohbetleri daha samimi ve içtendir çünkü çay sadece bir içecek değil, aynı zamanda bir yaşam tarzıdır.
Ve en kırık kalplerin bile tesellisi olur "Geleydin bir çay içimi; sen çay dökerdin, ben de içimi…"